Crescent Bay'de Aşk için Yayın
Alyson Hult
237,445 Kelimeler
237,445 Kelimeler
Isolde White, görünüşte sıradan olan Liam Strong'tan çalkantılı bir şekilde boşandıktan sonra hayatını geri kazanmaya hazır bir şekilde Crescent Bay'e geri döner. Isolde, başarılı bir canlı yayın kari yeri kisvesi altında, eski kocasının yanlışlarını büyüyen bir hayran kitlesi için yem olarak kullanarak geçmişinin şikayetlerini yayınlayarak bir imparatorluk kurmuştur. Sivri dili ve kararlı ruhuyla başarılı gibi görünse de, yüzeyin altında geçmişiyle iç içe geçmiş, kaynayan bir gerilim yatmaktadır. Isolde çevrimiçi şöhret dünyasının derinliklerine daldıkça Liam'la bir kez daha karşılaşır, ancak bu sefer Liam'ın da kendine ait sırları vardır. Karşılaşmaları çözülmemiş duyguları harekete geçirir ve şiddetli bir rekabeti ateşler. Isolde bir zamanlar tutkulu olan ilişkilerinin kalıntılarıyla boğuşurken Liam'ı ifşa etmeye çalışırken, ortaya çıkan şey sadece kalplerin değil, itibarların da savaşıdır. Aralarında hissedilen gerilimle birlikte, her karşılaşma ihanet, kıskançlık ve hırs katmanlarını ortaya çıkararak daha da yüklü hale gelir. Isolde, Liam'ın gizli potansiyeline ve bağlantılarına işaret eden beklenmedik bir eyleme tanık olduğunda, şüphe duymaya başlar. Gerçek Liam Strong kimdir? Isolde'nin çizdiği gibi başarısız biri mi, yoksa Isolde'nin hayal ettiğinden çok daha abartılı bir hayatın anahtarı onda mı? Hırsı ve gölgede kalma korkusuyla hareket eden Isolde, spot ışıklarındaki yerini sağlamlaştırmak ve Liam'ın yeni keşfedilen statüsünü yıkmak için bir arayışa girerken riskler artar. Sosyal medyanın hüküm sürdüğü ve algıların manipüle edilebildiği bir dünyada Isolde'nin acımasız kararlılığı, eski kocasının esrarengiz doğasıyla çatışır. Sırlar çözüldükçe ve ittifaklar değiştikçe, okuyucular duyguların, hırsın ve öz değer mücadelesinin kargaşasına sürüklenir. Isolde çok geç olmadan gerçek arzularının farkına varacak mıdır, yoksa başarı peşinde koşması onun nihai çöküşüne mi yol açacaktır? Cevap, çalkantılı bir yeniden keşif yolculuğunda ve akıldan çıkmayan şu soruda yatıyor: Güç gerçekten kimin elinde?